DİVAN EDEBİYATI GELENEĞİ VE ŞAİRLERİN HAYALİ UNSURLARI

 




Merhaba kıymetli okurlar, bu yazımda Divan edebiyatında hayali unsurlara ve muhteşem söz sanatlarına değinmek istiyorum. Divan edebiyatı her şeyden önce ince hayallerin, derin düşüncelerin ve etkileyici söz sanatlarının yaygın olduğu bir edebiyattır. Şairler, şiirlerini yazarken sürekli özgün olmayı isterler. Bu sebeple her şair hayal kurar ve söz sanatlarını kullanarak şiirlerini diğer şairlerden farklı bir şekilde yazmaya çalışırdı. Yani Divan edebiyatı sanatçısıysanız, normal şiir yazamazsınız. Derin manalı, ince hayal ürünü, her okuyana farklı bir etki ve anlam bırakan şiirler yazmalısınız. Bunu ne kadar iyi yaparsanız o kadar sevilir ve değer görürdünüz. Hem söyleyeceğiniz sözü aruz kalıbına uyduracaksınız, hem ince hayal ürünü olacak ve bunlar yetmezmiş gibi bir de söz sanatlarına yer verip okuyucuyu mest edeceksiniz. Divan şairi olmak gerçekten şairlikten çok daha fazlası. Şimdi dilerseniz bu usta şairlerin şiirlerinden yola çıkarak Divan edebiyatı hayaller alemine girişimizi yapalım.

Fuzuli'nin çok sevdiğim bir beyitiyle başlamak istiyorum.

Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakım zehr-i dermanundadur.
(Aşk derdiyle mutluyum doktor, elini ilacımdan çek. Beni iyileştirmeye çalışma.
Bu derdime derman bulma çünkü derdime derman bulman benim yok oluşumdur.)

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki Fuzuli bir ayrılık şairidir, ayrılığın verdiği dert ile yaşamayı öğrenmiştir artık ve öyle bir seviyeye gelmiştir ki çektiği sıkıntılardan zevk almaya başlamıştır. Yarin derdi onun için bir lütuftur. Bu beyitte de tam olarak bunu görüyoruz. Aşkından duyduğu sıkıntı onun için bir mutluluktur; zira gönlünde aşk ateşi olmayan, aşkın verdiği dert ile gönlünü yakmayan kişiye aşık denemez ve aşkı olmayan bir aşık da helak olmaya yani yok olmaya mahkumdur diyerek, aşık için derdin bir sıkıntı değil tam tersine bir yaşama amacı olduğunu dile getiriyor.

Burada biraz da ilahi açıdan bakmak lazım; çünkü Fuzuli genel olarak şiirlerini ilahı aşkla yazan bir şairdir. Allah'ın insanları dünyaya imtihan amacıyla göndermesini göz önüne alırsak, dünya insan için Allah'tan bir ayrılıktır ve bu sebeple insan dünyada hem imtihan yaşamakta hem de ayrılıkların en büyüğünü tatmaktadır. Fuzuli'nin gönlündeki aşk ateşi de Allah'a olan sevgisinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple Fuzuli el çek ilacımdan demektedir; zira "Gönlünde Allah aşkı olmayan kişinin ölüden farkı yoktur ve o yok olmuştur. Benim yok oluşum da bu derdime derman bulmak olacaktır." diyerek derdiyle mutlu olduğunu, bu ayrılık acısını yare kavuşana kadar yüreğinde saklayacağını dile getirmektedir. Ne kadar derin manalı ve estetik bir beyit değil mi? Edebiyatın zirveye ulaştığı yerdir Fuzuli'nin beyitleri.

Necati Bey'in "Döne Döne" redifli gazelinin ilk beyitinden bir örnek vererek devam edelim:

Çıkalı göklere ahum şereri döne döne
Yandı kandil-i sipihrin ciğeri döne döne
(Ahımın kıvılcımları göklere döne döne çıktığından beri
Gökyüzü kandilinin ciğeri döne döne yandı)

Bu beyit çok güzel bir hüsn-ü talil örneğidir yani bir olayı gerçek nedeninin dışında daha güzel bir nedene bağlamak. Şair aşkından dolayı öyle acı çekiyor ve öyle içten ah demektedir ki bu ahlar döne döne gökyüzüne çıkıyor ve ta güneşe kadar ulaşarak güneşin ciğerini yakıyor. Bu sebeple güneş ısıtıcı ve aydınlık verici bir hale geliyor. Şair güneşin yanıcılık özelliğini kendi ahlarının yakıcı etkisine bağlayarak harika bir hüsn-ü talil örneği yapıyor. Bununla birlikte döne döne diyerek de Dünya'nın Güneş etrafında dönme olayından da bahsediyor, burada bize ahının güneşe ulaşıp onun ciğerini döne döne yaktığı anlamını pekiştiriyor.

Divan edebiyatında Necati denildiğinde "ah" kelimesi hemen aklımıza geliyor; çünkü Necati birçok beyitinde ah etmek kavramını kullanıyor ve bu ahların yanan ciğerinden çıktığını söylüyor. Tıpkı bu beyitinde olduğu gibi bu ahlar kimi zaman güneşe yakıcılık özelliği veriyor, kimi zaman ise gök yüzünü delerek yıldızları oluşturuyor. Hayal kavramı gördüğünüz üzere Necati'de de doruk noktaya ulaşmaktadır.


Nedim'in "Sana" redifli  gazelinin ilk beyiti de hayaller bakımından zengin bir beyittir.

Haddeden geçmiş nezaket yal ü bal olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsar-ı al olmuş sana
(Nezaket haddeden geçerek senin boyunu posunu oluşturmuş
Şarap şişeden süzülerek yanağının kırmızı rengini vermiş sana)

Öncelikle hadde kelimesi açıklamak istiyorum. Hadde, değerli madenleri çubuk halinde ince bir yapıya getiren araçtır. Bunu düşünerek beyitimizi anlamaya çalışalım. Divan edebiyatında sevgilinin boyu uzun ve incedir, sevgili salına salına narin bir şekilde yürür. Burada şair bize bir tablo sunuyor adeta. Nezaketin, zarafetin bile haddeden geçerek sevgilinin boyunu posunu oluşturduğunu anlatıyor. Sevgilinin o salına salına yürümesinin ve görenleri hayran bırakmasının sebebini belirtiyor. Bunlarla da yetinmeyip Divan edebiyatında sıkça karşımıza çıkan sevgilinin kırmızı yanağının rengini şaraptan aldığını belirtiyor.

Nedim genel olarak beşeri aşkı şiirlerinde işlediği için bu beyitte bize bir sevgili resmi çiziyor, bu öyle bir sevgili ki nezaket bile haddeden geçerek sevgilimizin boyunu oluşturuyor ve şişeden süzülen şarabın yanağına damlayarak kırmızı rengini ortaya çıkardığı söyleniyor. Görüldüğü üzere Nedim'in bu beyiti de gelişigüzel söylenmiş bir beyit olmayıp ince hayallerle, söz sanatlarıyla örülü bir anlama sahiptir.

Fuzuli ile başladık ve kapanışı da yine Fuzuli'den güzel bir beyitle yapalım. "Usanmaz mı" redifli gazelin ikinci beyiti karşınızda:

Kamu bimarına canan deva-yı derd eder ihsan
Niçin kılmaz bana derman beni bimar sanmaz mı
(Cihandaki tüm hastaların dertlerine derman olan sevgili,
Niçin benim derdime derman vermiyor, yoksa beni hasta sanmaz mı)

Yine şahane bir beyit var karşımızda. Fuzuli, Divan edebiyatı şairleri arasında en sevdiğim ve beğendiğim şairdir. Onun bu gazelini okurken ayrı bir mest oluyorum, ilerleyen günlerde bu gazelin tamamını da açıklamasıyla birlikte yazmayı düşünüyorum. Şimdi beyitin açıklamasına bakalım. Fuzuli bu beyitte sevgiliye sesleniyor. "Ey sevgili, dünyadaki tüm hastalara şifa dağıtıyorsun, benim derdime neden şifa vermiyorsun? Yoksa benim gibi şifaya en çok ihtiyaç duyan kulunu hasta sanmıyor musun?" diyerek derdini sevgiliye duyurmaya çalışıyor.

Divan edebiyatında sevgiliye aşık olan tek şairimiz değildir. Şairin bir çok rakibi vardır ve bunlar da sevgiliye aşıklardır. Şairimiz burada bakıyor ki sevgili tüm rakiplerin dertlerine derman veriyor, şifa dağıtıyor ama asıl hasta olan kendisinin derdine derman kılmıyor. İşte Fuzuli de bu beyitte bundan yakınarak beni hasta sanmıyor musun? diyerek sitemini dile getiriyor.

Bu beyite hem ilahi hem de beşeri aşk yönünden bakabiliriz. İlahi aşk açısından baktığımızda Fuzuli'nin derdi yare kavuşmaktır. Fuzuli bakıyor ki birçok kişi yarin huzuruna varıyor ama kendisi bir türlü bu dünya sürgününden kurtulup yare kavuşamıyor ve derdine derman bulamıyor. Bunun yanında beşeri aşk yönden bakarsak da Fuzuli bir güzele aşık ama o aşık olduğu güzel öyle vefasız ki kendisine gerçekten aşık olan Fuzuli'yi her fırsatta dışlayarak, görmezden gelerek ona eziyetlerin en büyüğünü yapıyor. Bu beyit de diğer beyitlerde olduğu gibi anlamı yönüyle bizi büyüleyen bir anlatıma sahip.

Divan edebiyatının hayal dünyasına ve şairlerin bu hayal dünyasını zenginleştiren şiirlerine bir giriş yaptık. Genel olarak anlaşılması kolay ve estetik açıdan zengin beyitler bulmaya çalıştım. İlerleyen günlerde bu ve buna benzer çalışmalarla Divan edebiyatı geleneğine yazılarımda yer vermeye çalışacağım. Bir başka Divan edebiyatı buluşmasında görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.





18 yorum:

  1. Yaptığın açıklamlarlar giderek Divan Edebiyatını seveceğim sanırım :) Fuzuli gibi beşeri aşkların insanı süreç içerisinde ilahi aşka götüreceğine inanıyorum ben de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, ifade ettiğiniz gibi Fuzuli de beşeri aşkla başlayan şiir serüvenine ilahi aşkla devam ediyor :) Divan edebiyatı yazılarını seviyorsanız ve beğeniyorsanız gerçekten çok sevinirim; çünkü beyitleri bulmak, açıklamak biraz zahmetli bir iş ama seviyorum :)

      Sil
  2. Divan edebiyatı ağırdır. Sözlük kullanarak okuma ister. Ancak bir kere bu tata vardin mi doyum olmaz. Ayrica divan edemiyati okumak kelime hazinenizi geliştirir. Edebiyat mi okuyorsunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Edebiyat lisansını bitirdim, şu anda Divan edebiyatı üzerine yüksek lisans yapıyorum. Kesinlikle haklısınız, Divan edebiyatı zor olduğu kadar zevklidir de. Kelime hazinesini genişletmesinin yanında Divan şairlerinden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu da düşünüyorum :)

      Sil
    2. Oo Süper divan edebiyatı üzerine yazilarinizi okumaya devam edeceğim..☺ Kolay gelsin

      Sil
    3. İlginiz için teşekkür ederim, siz okudukça ben de yazmaya devam edeceğim :)

      Sil
  3. Sabah yazınızı gördüm ama okumaya vaktim yoktu. Şimdi geniş geniş okudum. Fuzuliyi okumak çok keyif verici.

    Kolay gelsin, selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginiz için çok teşekkür ederim. Evet Fuzuli'yi okumak gerçekten çok huzur verici, aynı huzuru ben de yaşıyorum.

      Size de kolay gelsin :)

      Sil
  4. O kadar sevindim ki, Divan Edebiyatını işlediğine. Sanki kendimi öğrencilik yıllarımdaki kadar mutlu hissettim. Okuduğumuz ama zamanın meşgalelerinde tam olmasa da unutmaya başladıklarımızı işleyip, bize değerli bir hediye veriyorsun. Fuzuli'yi oldum olası severim. Onların his alemleri çok başka, yükselmişler resmen. Teşekkürler Mücahit, emeğine sağlık oğlum. Üçüncü bölümde görüşmek üzere :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginize ve beğenmenize çok sevindim gerçekten :)
      Günümüzde birçok kişinin unuttuğu bir edebiyattır Divan edebiyatı, ben bu edebiyatı elimden geldiğince sıkmadan ve gereksiz bilgilere boğmadan yazmaya çalışıyorum ve sizden gelen olumlu yorumlarla yazmaya devam edeceğim inşallah :) Üçüncü bölümde görüşmek üzere, teşekkür ederim güzel yorumunuz için :)

      Sil
  5. Divan edebiyatı konusunda ayrıntılı, Fuzuli'den örneklerle harika bir makale yazmışsın. Emeğine sağlık, lisedeki divan edebiyatı derslerimizi hatırladım, failatün- failatün diye o dizeleri çözmeye uğraşırdık:) Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, beğenmenize çok sevindim :) Evet ben aruz kalıplarına çok girip sizi sıkmak istemedim :) Daha çok şiir ve şairlik yönlerini öne çıkartarak yazılarımı oluşturmaya çalışıyorum, Fuzuli'yi çok sevdiğim için biraz fazla yer verdim :) İlginiz için teşekkür ederim :)

      Sil
  6. Okumak için ancak fırsat bulabildim ve çok iyi geldi. Ellerinize emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, severek yazıyorum ve sizler beğendikçe yazma isteğim daha da artıyor :) İlginiz için tekrar teşekkürler.

      Sil
  7. Çok önemli bir konuyu çok güzel ifadelerle kaleme almışsınız. Çok da öğretici ve hatırlatıcı olmuş. Divan Edebiyatı şairleri duygularını ne kadar yoğun ve derin yaşamışlar ve yaşatmışlar. Hayatı birçok yönüyle daha yüzeysel yaşayan biz yeni nesil için onlardan öğrenecek çok şeyimiz var sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle haklısınız, sizin de çok güzel bir şekilde ifade ettiğiniz gibi gerçekten de Divan şairleri birçok yönden bize örnek teşkil eden kişilikler. Beğenmenize çok sevindim ve ilginiz için de ayrıca teşekkür ederim :)

      Sil
  8. Divan edebiyatını çok sevsem de hakkını vererek okuyamıyorum. Biraz biraz okuyabiliyorum ancak...
    çok güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, Divan edebiyatı çok güzel ve geniş bir alan, bu edebiyata olan ilginiz için teşekkür ederim :)

      Sil

Yorumlarınız Bizim İçin Kıymetlidir, Düşüncelerinizi Paylaşırsanız Seviniriz :)

Blogger tarafından desteklenmektedir.