"AB-I HAYAT- HAYAT SUYU" MENKIBESİ
![]() |
Ab-ı Hayat, içeni ölümsüz yaptığına inanılan sudur |
Ab-ı hayat, Farsça su demek olan "ab" kelimesi ile Arapça "hayat" kelimelerinin birleşmesi sonucu oluşmuş bir tamlamadır. Ab-ı hayat suyunun bir menkıbesi vardır ve bu suyu bulan iki kişinin ölümsüz olduğu bu menkıbede anlatılır. Şimdi anlatacağım menkıbede suyu içip ölümsüzlüğe kavuştuğuna inanılan kişiler size çok tanıdık gelecek. İşte menkıbemiz:
"İnanışa göre İskender ordusuyla bir sefere çıkmış ve bu sefer sırasında uğradığı bir memlekette ab-ı hayat denilen bir suyun olduğu, bu suyu içenlerin ölümsüzlüğe kavuşacağı söylenmiş. Bunun üzerine İskender yanına Hızır ve İlyas'ı da alarak bu suyu aramaya başlamışlar. İskender, Hızır ve İlyas uzun süren deniz yolculuğundan sonra suyun bulunduğu zulümat(karanlıklar) ülkesine varmışlar. İskender'in yanında karanlığı aydınlatan iki mücevher varmış. Bu mücevherlerden birini Hızır ile İlyas'a vermiş, diğerini de kendi yanına alarak dağılmışlar ve ab-ı hayatı aramaya başlamışlar. Hangisi suyu bulursa diğerlerine haber verecekmiş. Uzun aramalar sonucu Hızır ile İlyas yorulup bir yere oturmuşlar, yanlarında getirdikleri balıkları pişirip yemek için bir derede yıkarken ölü balıklar canlanmış ve o an ab-ı hayatı bulduklarını anlamışlar. Sudan kana kana içmişler ve İskender'e haber vermek üzere yola koyulmuşlar; ama bir daha o suyu bulamamışlar. Suyu içen Hızır ve İlyas ölümsüzlüğe kavuşmuşlar. Hızır karada, İlyas ise denizde yardıma muhtaç olan kişilere yardım ederler ve her sene 6 mayıs günü İskender seddi üzerinde buluşarak hacca gider, o sene yapacakları işleri görüşürlermiş. Aynı zamanda Hızır ve İlyas'ın her yıl görüştüğü bu gün Hıdırellez olarak adlandırılmış ve halen de kutlanmaktadır."
![]() |
Ab-- Hayat suyunu içen Hızır ve İlyas'ın her sene buluşma günü Hıdırellez olarak kutlanır |
Ab-ı hayat Divan edebiyatında da sıkça kullanılmıştır. Sevgilinin dudağı ab-ı hayata benzetilmiş ve bu dudaktan öpenlerin de ölümsüzlüğe ulaşacağı beyitlerde işlenmiştir. Tabi ki burada dudak kavramını mecazi anlamda düşünmek gerekir. Zira zamanın şeyhülislamlarından olan Şeyhülislam Yahya, Fuzuli, Avni(Fatih Sultan Mehmet), Muhibbi(Kanuni Sultan Süleyman) gibi dini yönü kuvvetli ve aynı zamanda Divan şairi olan bu şahsiyetler de sevgilinin dudağının ab-ı hayat olduğunu söylemişlerdir.
Görüldüğü üzere ab-ı hayat hem edebiyatımızda hem de inancımızda yer etmiş bir unsurdur. Varlığı şimdiye kadar ispatlanmasa da birçok defa şiirlerde işlenmiş ve menkıbeleri dilden dile dolaşmıştır.
Bu yazımızda hem ab-ı hayatı öğrendik hem de edebiyatımızdaki yerini incelemiş olduk, diğer yazılarımı okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle, Hızır ve İlyas her zaman yoldaşımız olsun :)
Ab-ı hayat menkıbesi bir çok yönden kültürümüzün bir parçası haline gelmiş. Tarihte kaç tane İskender var? Hepsi aynı kişi midir? Farklı kişiler mi? Bazen tartışma konusu oluyor.
YanıtlaSilKur'an'da adı geçen ve peygamber olduğu söylenip ama kim olduğuna dair bilgi verilmeyen bir kişidir Zülkarneyn. Bazı tarihçiler bu kişinin Büyük İskender olduğunu söyleseler de bu imkansız bir ihtimaldir; çünkü yaşantısı itibariyle İskender olması zor gibi. İşte tartışma konusu Zülkarneyn'in kim olduğunun bilinmemesi.
SilHikayeyi bilmiyordum :) Çok hoşuma gitti :) Bakalım senden daha neler neler öğreneceğiz :)
YanıtlaSilHep beraber öğreniyoruz :) Ben de konuları yazıya dökmek için detaylı araştırma yapıyorum :) Benim de sizlerden öğreneceğim çok şey var :)
YanıtlaSilMerakla okudum gerçekten.
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilTeşekkürler güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık 😊
YanıtlaSilTeşekkürler :) Beğenmene sevindim.
SilAb-ı hayatı hep duyarız ama hakikatini ancak Allah bilir.
YanıtlaSilBen resimle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Bu ateş üzerinden atlamak vs. Mecusi adetiymiş diye okumuştum.
O konuda pek bilgim yok açıkçası, resmi hıdırellezde ateş yakıldığı için koydum. Araştırmak lazım, mecusiler ateşe tapıyorlardı sanırım.
SilMenkıbeyi bilmiyordum.Güzel bir yazı olmuş.Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilTeşekkür ederim, beğenmenize sevindim :)
SilYeni blog isminize yorum yapayim bende. Önceki isimle kisisel blog izlenimi veriyor ancak çok edebi yazıyordunuz. Bu sekilde isimle postlar uyusmus :) hayrli olsun diyelim
YanıtlaSilO zaman ben de teşekkürlerimi sunuyorum :) Ben de edebiyatçı olarak böyle bir ismi daha uygun gördüm bloğa :)
SilMavi ne güzel,edebiyat en güzel:) çok güzel bir buluşma olmuş,bu hali çok da iyi olmuş:) tebrik ederim...sayfada değişiklik görünce hemen yorum yapayım istedim..şimdi yazıyı okuyabilirim :)
YanıtlaSilNe kadar içten ve güzel bir yorum bu :) Çok sevindim beğenmenize, teşekkür ederim :)
Silabı hayat bir diğer adı ölümsüzlük suyu..hikayesini ben de yıllar önce duymuştum..kur'an'da musa (as) ile yaveri ve balık menkibesi yer alır;
YanıtlaSil18:60 - Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim."
18:61 - Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
18:62 - İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk" dedi.
18:63 - Adam: "Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmişti."
18:64 - Musa da demişti ki: "İşte aradığımız o idi." Bunun üzerine izlerine dönüp gerisin geri gittiler..
(KEHF Suresi 6o-64. ayetler)
iki denizin birleştiği yer,ab-ı hayat olabilir mi? :) eline sağlık,iyi bir konuydu..
Ben ab-ı hayatın daha çok edebi yönü yani Divan edebiyatına yansıyan kısmını aldım, siz de gayet güzel noktalara değinerek bana destek oldunuz. Ben de duymuştum örnek verdiğiniz ayetleri, tam yerinin inanın bilmiyorum :) Bu konuda birçok kişi görüşünü belirtmiş ama şimdiye kadar kimse bulamamış ve menkıbe olarak kalmış :)
SilBen yorumumu yazdım ama 'yayınla' ya bastım mı, basmadım mı, yandaki açık başka bir pencereye mi bastım valla bilemiyorum ne yaptığımı:)))bugün çok bitkinim çünkü.
YanıtlaSilTekrar yazayım ne olur ne olmaz diye, iki kere gelirse birinden birini silebilirsin. :)
Hikaye çok güzeldi, eskiden okuyup unutmuştum, hatırlamak keyifli oldu, emeğine sağlık. :)
Bir tane geldi yorum:) Dikkat et ablacım kendine yorulma bu kadar.
SilÇok teşekkür ederim tüm zorluklara rağmen ısrarla bu güzel yorumu yaptığınız için :)
Sevgili kardeşim,
YanıtlaSilBay MÜDO blogunu kaldırmışsın, yazılarına ulaşılmadığına dair uyarı mesajı geliyor. Ben okuma listesinden ulaştım sayfana. Yeni formatın hayırlı olsun, işine karışmak gibi olmasın ama sık değişiklik yaptığında okuyucu yazılarına ulaşmakta sıkıntı yaşıyor. Son formatı zihninde kurguladıktan sonra şekli şemalı oturtursun. İçerikler ziyan olmasın, yeni format içine sinmişse diyecek yok tabi.
Sevgi ve selamlarımla:)
Mukaddes ablacım, çok teşekkür ederim öncelikle düşüncelerini benimle paylaştığın için. Bu ismin daha uygun olacağına karar verdim ve artık inşallah hep bu isimle devam edeceğim yoluma. İlk ve son isim değişikliği olmasını istedim ve istediğim blog ismini de bloggerda buldum ve değiştirdim. İnşallah bir daha değişiklik yapmak zorunda kalmam :)
Silhenüz çok taze öğrendiğim /okuduğum bir hikaye. Bir de benim duyduğum versiyonda "hıdırellez'i baharın gelişini , toprağa ve suya can gelişi şeklinde almışlardı Ab-ı hayat'ı ya da hızır ve ilyas'ı .Biri toprağa , öbürü suya gelir her yıl ab-ı hayat verir ta ki bir sonraki uyanışa kadar "
YanıtlaSilEvet menkıbenin çok değişik versiyonları var, ben edebiyata yansıyan yönünü ele almaya çalıştım. Teşekkür ederim bu bilgiyi bizimle paylaştığınız için :)
Sil