Kaldırımlar Şiirinin Yazılış Hikayesi ve Necip Fazıl Kısakürek'in Hayatı
"Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında" |
Merhaba edebiyat severler, yeni tema ve yeni bir yazı ile tekrar karşınızdayım :) Bu yazımda size hepinizin aşina olduğu "Kaldırımlar" şiirinin yazılış öyküsünü anlatacağım ve bu şiirden yola çıkarak Üstad Necip Fazıl'ın hayatının ilk bölümünü kısaca ele alacağız.
Hepimizin bildiği üzere Necip Fazıl Kısakürek hem edebi eserleriyle hem fikirleriyle hem de karakteriyle edebiyatımıza ve kültürümüze yer etmiş bir şahsiyettir. Onun sanat ve düşünce alanında birçok insana önderlik yapması sebebiyle edebiyatımızda "Üstad" ünvanıyla anılmaktadır. Peki kimdir Necip Fazıl, yüreğimize nakış nakış işlemiş olan "Kaldırımlar" şiiri hangi ruh hali içerisinde yazılmıştır? Gelin hep birlikte öğrenelim.
Necip Fazıl şu tarihte doğdu bu tarihte öldü diye klişeleşmiş cümleler kurmayacağım, bu bilgileri kolaylıkla her sitede bulabilirsiniz. Ben size Necip Fazıl'ın derin hayallerini anlatacağım, bataklığa düşmüş bir şairin nasıl küllerinden doğduğuna hep beraber şahit olacağız.
Necip Fazıl ilk ve orta öğrenimini öz vatanında yapar, üniversite yıllarında kazandığı burs ile Paris'e gider ve burada eğitimine devam eder. Paris'te bulunduğu zamanlarda bohem bir hayatın içine düşen Necip Fazıl, adeta kendi benliğini yitirir. Eğitim için gittiği Paris'te kumarla tanışır, geceleri geç saate kadar kumar ve eğlence peşinde tüm parasını harcar. Yine bir gün tüm parasını kumarda kaybettiği için yol parası dahi kalmaz ve gece oldukça geç bir saatte kalacağı yere yürümek zorunda kalır. Gece boyu yürürken derin düşüncelere dalan Necip Fazıl, Kaldırımlar şiirini bu esnada yazar. Kaldırımlar şiirini dikkatli bir şekilde incelediğinizde gece sokakta bir başına yürüyen bir adamın yalnızlığını, umutsuzluğunu ve karamsarlığını rahatlıkla görebilirsiniz.
"Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum."
Yukarıdaki dizeler Necip Fazıl'ın düştüğü hali özetler nitelikte. Tüm parasını kumarda kaybetmiş, yol parası bile kalmayan, bataklıkta çırpınan bir insanın dizeleri...
Düşünün, gece herkesin uykuya daldığı bir vakitte bir başınıza yürüyorsunuz; ama bu yürüyüş yol paranız olmadığı için bir mecburiyet sonucu gerçekleşiyor ve yolunuz da epeyce uzun. Kederli, yorgun, karamsar ve umutsuz bir şekilde karanlığa doğru yürüdüğünüzü düşünün. Geceden daha koyu bir karanlık çökmekte şairimizin yüreğine, karanlık çöktükçe şiir de vücut bulmakta:
"Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar."
Karanlık, Necip Fazıl'ı sarıp sarmalarken dizeler de arka arkaya sıralanıyor. Yol gittikçe uzuyor sanki ve karanlık yutuyor tüm sokakları. Uzakta görünen bir ev mi yoksa dev mi? Karanlık, şairimizin zihnine oyunlar oynarken biriken korku da dizelere bu şekilde yansıyor:
"İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler.
Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor,
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler."
Evleri, gözüne çekilen mil dolayısıyla kör bir deve benzetmek... Işıkların sönmesi ile evlerin karanlığa bürünmesi şairane bir üslupla ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Korkunun zihni ele geçirmeye başlamasıyla ortaya çıkan bu dizeler, bize şairin en derinindeki duyguları gösteriyor.
Şiirimiz bu şekilde karanlık bir tema içerisinde yalnızlığın doruk noktasına doğru yolculuğuna devam ediyor.
Kaldırımlar şiiri 3 bölümden oluşmakta ve oldukça uzun bir şiirdir. Bu uzun şiirin yazılış hikayesi de yukarıda detaylıca bahsettiğim gibi bohem bir hayatın içinde yalnızlığı iliklerine kadar hisseden bir şairin yüreğinden dökülenlerdir. Kaldırımlar şiirini yazdığında henüz 22 yaşında olan Necip Fazıl, genç yaşlarında belli etmekteymiş aslında ne kadar usta bir şahsiyet olacağını.
Evet edebiyat severler, bugün Üstad diye andığımız, Türk edebiyatının en tepesinde kendine yer bulan Necip Fazıl Kısakürek bir zamanlar böylesi berbat bir durumdan kurtularak küllerinden tekrar doğmuştur. Hayatını iki bölüme ayıran şairimizin hayatının ilk bölümündeki yıkılmışlığın ürünü olan Kaldırımlar şiirine ve bu şiiri ortaya çıkaran unsurlara değinmiş olduk.
Necip Fazıl'ı Üstad diye anmamıza vesile olan hayatının ikinci kısmını ve onun hayatında köklü değişikliklere neden olan olayları buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Necip Fazıl'ı Üstad diye anmamıza vesile olan hayatının ikinci kısmını ve onun hayatında köklü değişikliklere neden olan olayları buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Yazımı beğendiyseniz paylaşırsanız sevinirim, edebiyatla ilgili diğer yazılarımı okumak isterseniz de buraya tıklayabilirsiniz. Hepinize mutlu ve huzurlu günler diliyorum, sağlıcakla kalın :)
Öncelikle temanız hayırlı olsun. Üstadı satırlarını zaman taşıdığınız için de teşekkür ederim. Güzel bir yazı olmuş. Bu şiiri çok severim. Siz de güzel açıklamışsınız. Nereden nereye dedirten bir ruh halini görebiliyoruz dizelerde. Emeğinize sağlık... Devamını da bekliyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Ben de çok severim bu şiiri hatta ezberlemiştim üniversite birinci sınıfta. Yazıyı beğenmenize de sevindim, inşallah devamını yazacağım, tekrar teşekkürler :)
SilNecip Fazıl Kısakürek yıllar öncesinden bugüne ihtiyacımız olan birlik beraberlik ve özümüzü koruma ihtiyacımızı diri tutacak şiirler yazmış. Hayatındaki dönüşüm belki de sahiciliğine en büyük katkıyı vermiş. Çok güzel bir yazıydı, teşekkür ediyorum.
YanıtlaSilKesinlikle çok haklısınız. Necip Fazıl Kısakürek tam da dediğiniz gibi birlik-beraberlik ve özümüzle ilgili bize çok güzel örnek bir şahsiyet. Hayatındaki dönüm noktası da çok etkileyici gerçekten. Yazıyı beğenmenize de sevindim, teşekkür ederim :)
SilTeşekkürler, bu tadi, derinliği tekrar hatirlattigin için...guzel bir yazı olmuş...temaniz da hayırlı olsun:)
YanıtlaSilBiz de teşekkür ederiz, beğenmenize sevindim :)
SilŞairin yaşam şartlarını bilerek şiirini okumak çok tat verdi. Emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, böyle düşünmenize sevindim :)
SilNecip Fazıl'ın bilmediğimiz bir yönünü öğrenmiş olduk.Ben,insanların hayatlarının başka taraflarını görmeyi de seviyorum.Sen de güzel aktarmışsın.Zevkle okudum :)
YanıtlaSilEvet, ben de seviyorum. Özellikle şairlerin ve yazarların gelişim süreçlerini, hayat şartlarını okumak zevkli oluyor, ilgimi çekiyor. Teşekkür ederim bu güzel düşünceler ve yorum için :)
SilHep böyle yayınlar yaz bence çok okunaklı ve bol bilgili olmuş. Bu arada sizi bloğumda mimledim bir ara göz atmalısın :)
YanıtlaSilEvet, ben de bu tür konularda yazmayı seviyorum ama bu tür konu bulmakta zorluk çekebiliyorum bazen. Tabi ki hemen bakıyorum, yazına, teşekkürler :)
SilSen bulursun... yaparsın... :)
Silİnşallah... :)
SilŞiir okumayıda yazanıda cok seviyorum. Ve en güzel şiirler yaşanmışlıklardan çıkıyor zaten. Güzel bir anlatim olmus elinize saglk.
YanıtlaSilYeni temanizda hayrli olsn :)
Çok haklısınız, yaşanmışlıklar üzerine kurulu bir şiir okuyucunun yüreğine daha çok etki ediyor :) Beğenmenize sevindim.
SilTeşekkür ederiz :)
Yeni temanız hayırlı uğurlu olsun. Bir önceki haline alışmışım sanırım biraz farklı geldi :)
YanıtlaSilÇok zevkli bir yazı olmuş, şairin "Kaldırımlar" şiiri gibi buhranlarla örtülü bir eseri oldukça genç yaşlarda yayımlamış olması da ayrı bir sanatkârlık örneği.
Elinize sağlık.
Teşekkür ederim, eski temaya biz de alışmıştık ama değiştirmek istedik :)
SilEvet, çok büyür bir sanatkarlık örneği gerçekten de. Genç yaşında böylesi bir şiir tamamen sıkıntılı bir ruh halinin ürünü.
Yazımı beğenmenize de sevindim, tekrar teşekkürler :)
Yaşanmışlıklar üzerine yazılan yazı ve şiirler beni daha çok etkilemiştir her zaman. Yazınızı okurken de çok etkilendim. Bu hikayeyi bizimle paylaştığınız için teşekkürler. :)
YanıtlaSilEvet, kesinlikle. Yaşanmışlıklar üzerine yazılan şiirler çok daha etkileyici oluyor, ruh buluyor adeta. Beğenmenize sevindim, rica ederim :)
SilEvet, kesinlikle. Yaşanmışlıklar üzerine yazılan şiirler çok daha etkileyici oluyor, ruh buluyor adeta. Beğenmenize sevindim, rica ederim :)
YanıtlaSilNFK en sevdiğim şairlerdendir. Kaldırımlar şiiri kesinlikle okuyan kişide hayat bulan şiirlerinden biri. Çünkü yalnızlık evrensel bir duygu. Her insan elbette hayatın bir döneminde yalnız hissetmiş ve ruhuna sızmaya çalışan karanlığa şahit olmuştur.
YanıtlaSilEvet, düşüncelerinize harfi harfine katılıyorum, çok güzel anlatmışsınız. Necip Fazıl da hayatının en bohem ve sıkıntılı zamanında böylesi bir şaheseri oluşturuyor.
SilCan Yücel Bağlanmayacaksın Bir Şeye, Öyle Körü Körüne Şiiri
YanıtlaSilBağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
Can Yücel Bağlanmayacaksın Bir Şeye, Öyle Körü Körüne Şiiri