Tespih Ağacının Gölgesinde - Harper Lee | Mavi ve Edebiyat

Kitap Önerileri | Mavi ve Edebiyat
Arka arkaya okuduğum iki roman :)
Hatırlayacağınız üzere bir önceki kitap önerilerimizde Bülbülü Öldürmek romanını ele alarak detaylı bir şekilde incelemiştik. Bu yazıda ise Bülbülü Öldürmek romanının devamı niteliğinde olan Tespih Ağacının Gölgesinde adlı romanı inceleyeceğiz. 

Şimdi size çok ilginç bir bilgi vereceğim. Tespih Ağacının Gölgesinde adlı roman, Bülbülü Öldürmek'in devamı niteliğindedir; ama Tespih Ağacının Gölgesinde, Bülbülü Öldürmek'ten daha önce yazılmıştır. O zamanlar editörün yönlendirmesiyle birlikte, olaylar bir çocuğun gözünden anlatıldığı başka bir hikayeye dönüştürülerek Bülbülü Öldürmek romanı yazılmış ve yayımlanmış. Bülbülü Öldürmek, bundan yaklaşık altmış yıl önce yayımlanmasına rağmen Tespih Ağacının Gölgesinde romanı ise 2015 yılında yayımlandı ve Harper Lee de 2016 yılında hayata gözlerini yumdu.

Tespih Ağacının Gölgesinde adlı romanı detaylıca inceleyeceğiz ve Bülbülü Öldürmek romanı ile zaman zaman kıyaslayacağız ama öncelikle roman hakkında düşüncelerimi belirtmek istiyorum, okumayanlar için faydalı olacağını düşünüyorum.





Tespih Ağacının Gölgesinde Romanı Hakkında Düşüncelerim

Bülbülü öldürmek'i okuduktan sonra büyük bir hevesle okumak istedim bu romanı. Bülbülü Öldürmek romanının devamı niteliğinde ama o ilk romanda okuyucuyu saran, adalet, eşitlik gibi kavramların önemini okurun kafasına vura vura anlatan Bülbülü Öldürmek'ten sonra biraz sönük kalıyor. 

Tespih Ağacının Gölgesinde, olaylar daha durağan. Birkaç ana karakter dışında doğru düzgün yardımcı karakter, yok denecek kadar az. Mekan konusunda da aynı şey geçerli, olaylar belirli birkaç mekanda gerçekleşiyor. İlk romanda kahraman bakış açısıyla olaylar anlatılırken bu romanda ise tanrısal bakış açısı tercih edilmiş. Bu yönüyle de ilk romandan farklı bir özellik göstermektedir. Romanı kesinlikle kötülemiyorum ama Bülbülü Öldürmek romanındaki o havayı şahsen ben bulamadım. Belki de ilk romandan sonra büyük bir umutla ikinci romandan beklentimi yüksek tutmamın da bunda etkisi olabilir. Beklenti yüksek olunca okur da o beklentinin karşılığını görmek istiyor. Göremeyince de hayal kırıklığı yaşayabiliyor, tıpkı bende olduğu gibi :)

Zaman zaman geriye dönüşlerle birlikte Scout Finch, ölen ağabeyi Jem ve oyun arkadaşları Dill ile maceralarını anımsar. Babasının eski zamanlardaki davranışları ve düşünceleri ile babasının şimdiki düşüncelerini kıyaslar, bazı tutarsızlıklar gözüne çarpar.

Babasının düşüncelerinin değişimi ile Scout Finch'in de babası hakkında fikirleri değişir. Daha önceleri babasının kusursuz, en adaletli ve en merhametli insan olduğuna inanan Scout, yirmi altı yaşına geldiğinde babasının da insan olduğunu ve onun da hatalar yapabileceğini çok acı bir şekilde anlar. Romanda en beğendiğim kısım bu işte. Her insanın görüşleri, fikirleri ve yargıları değişebilir, herkesin aynı düşünceye sahip olması gerekmez ama herkesin karşısındaki kişinin düşüncesine saygı duyması gerekir. Tam olarak romanın ana unsuru bu diyebilirim. Babasındaki değişimi gören Scout Finch'in insanlar hakkındaki düşünceleri temelden sarsılıyor ve bu şekilde insanlara nasıl yaklaşması gerektiğinin farkına varıyor. 

Babasını bir tanrı olarak görmekten vazgeçip onun da diğerleri gibi insan olduğu gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalıyor. Bu, Scout için zor bir durum olsa da mecburen katlanması gerekiyor. Romanımızın asıl anlatmak istediği tam olarak bu.

Tespih Ağacının Gölgesinde Romanının Konusu ve Özeti 

Yirmi altı yaşında karşımıza çıkan Scout Finch, güzel ve alımlı bir bayandır. Babasının küçük kızı olmaktan uzaklaşarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmaktadır. Büyüyüp yetiştiği Maycomb kasabasını kaçarcasına terk ederek New York'ta yaşamaktadır; ama babasını ve akrabalarını ziyaret etmek için Maycomb kasabasına gelir ve romanımız bu şekilde başlar. 

Scout Finch'in Maycomb'da bir de Henry isimli sevgilisi vardır. Henry aynı zamanda Scout Finch'in babası Atticus'un yardımcısı olarak çalışmaktadır. Scout Finch, Henry'nin sürekli evlenme teklifleri karşısında kararsız kalır. Scout, köklü bir ailede yetişmiş üst kesimi temsil eden bir bayandır. Henry ise işçi kesiminde yetişen bir adamdır.  Scout'un babası Atticus, yardımcısı Henry'i her ne kadar ölen oğlu Jem yerine koyup sevse de Scout, Henry'nin doğru insan olduğu konusunda şüphelidir. 

Scout Finch'in özel hayatı bu şekilde bir karmaşa içindeyken bir de babasındaki büyük değişimi görünce şoka uğrar. Daha önceleri zencilerin ve beyazların eşit olduğunu savunan babası, artık sadece beyazların hakkını savunarak zencileri biraz dışlamaktadır. Zencilerin henüz bebeklik evresinde emeklemekte olduğunu ve diğer insanların gerisinde kaldıklarını savunmaktadır. Özellikle babasının zenci düşmanları ile yakınlaşmasını hazmedemeyen Scout, bu değişim karşısında ne yapacağını bilemez. 

Çocukluğunda babasının hiçbir zaman kimseyi aşağılamadığını, kimseye kötü bir söz dahi söylemediğini hatırlayan Scout, babasının bu değişimine anlam veremez. Onun her zaman doğruluğun şaşmaz terazisi olduğuna inanmıştır. Dünyadaki her insan hata yapsa da onun babası asla hata yapmayan, asla adaletsiz davranmayan bir avukattır. Kendisi beyaz olmasına rağmen bir zamanlar zencilerin hakkını hiç kimsenin savunmadığı kadar savunarak zenciler hakkında ön yargıları kırmış olan bir insan, nasıl olur da bir zenci düşmanına dönüşebilir? İşte Scout Finch'in anlam veremediği şeyler bunlardır. 

Babası, Scout'u her zaman herkese karşı saygılı olması ve kimseyi aşağılamaması konusunda uyarmıştı. Bu ister bir zenci olsun, ister bir beyaz olsun, herkes adalet karşısında eşitti. Kimsenin kimseyi hor görme veya dışlama gibi bir yetkisi yoktu. Tüm bunları ona öğreten babası, şimdi kendi öğretilerinin tersine bazı insanları toplumdan dışlayan kesim ile birlikte hareket ediyordu. Üstelik Scout ile evlenmek isteyen Henry de bu topluluğun bir parçasıydı. 

Scout Finch, bu şekilde hem babasından hem de Henry'den büyük bir şekilde soğur. Henry ile evlenme düşüncesinde karasızlık yaşarken bu son yaşanan olaylar onu iyice kopma noktasına getirir ve Henry ile görüşmemeye başlar. Hem babasına hem de Henry'e mesafeli davranmaya çalışır. Bu zaman içerisinde de amcası ile görüşerek babasının nasıl olur da bu şekilde değiştiğini öğrenmek ister ama amcası da ona bilmece gibi cevaplar verince kafası iyice karışır. 

Bir gün Henry ile büyük bir tartışmaya girer. Henry ona durumu açıklamak ve hem babasının hem kendisinin neden zenci düşmanları ile ortak hareket ettiğini anlatmak ister ama bu anlatılanların hepsi çok saçmadır. Bu tartışmaya ortak olan babası Atticus, kızı Scout'u ofisine götürür ve durumu açıklamak ister ama işler iyice çığırından çıkar. Babasını sürekli bir tanrı gibi gören Scout'a anlatılan hiçbir şey onu tatmin etmez ve iyice sinirlenerek babasına ağza alınmayacak küfürler eder. 

Hem babasını hem de Henry'i hayatından silmiştir artık ve bir daha bu kasabaya dönmemek üzere gitmek için hazırlıklara başlar. Bu sırada amcası olanları öğrenir ve Scout'u biraz pataklar. Daha önce bilmece gibi konuşup yeğeninin bazı şeyleri kendisinin görmesini istemiştir ama hiçbir şey düşündüğü gibi olmaz. Bu nedenle amcası, Scout'a durumu daha açık bir şekilde anlatır ve şimdiye kadar babasını hep tanrı gibi gördüğü gerçeğiyle yüzleşmesini ister. Scout Finch, amcasını dikkatlice dinler ve her insanın düşüncesinin değişebileceğini ve bu duruma saygı duyması gerektiğini anlar. Bu şekilde babasına olan öfkesi bir nebze olsun dinse de Henry hakkında düşüncesi değişmez ve onun uygun kişi olmadığını anlar.

Scout'un babası Atticus ise doğru bildiği bir şeyi böylesine şiddetle savunan bir kız yetiştirmek istediğini itiraf eder ve kızıyla gurur duyar. Baba ile kız romanın sonunda güzel bir tablo oluştururlar ve roman bu şekilde son bulur.

Tespih Ağacının Gölgesinde-Harper Lee
Sel Yayınları
240 Sayfa      

   
Görüldüğü üzere Scout Finch'in babası ile olan mücadelesini konu edinen Tespih Ağacının Gölgesinde alı romanımızın konusu ve özeti bu şekildedir. Elimden geldiğince size romanı tanıtmak istedim, umarım beğenmişsinizdir. Bu romanı okuyanların da fikirlerini öğrenmek isterim, düşüncelerinizi yorum kısmında belirtirseniz sevinirim :)

Bir kitap önerisinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız, diğer kitap önerilerimizi okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Herkese keyifli okumalar diliyorum, sağlıcakla kalın :) 

8 yorum:

  1. Bülbülü Öldürmek i bende çok çok sevmiştim.. Bu kitap konusunda kararsızım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu da kötü bir roman değil aslında ama Bülbülü Öldürmek ile kıyaslayınca biraz sönük kalıyor. Yine de okumanızı öneririm.

      Sil
  2. hala okuma listemde olup alınamayan iki kitap :(

    YanıtlaSil
  3. Yarım bıraktığım bir kitap olmuştu.
    Nedense bir türlü sayfalar ilerlememişti.
    Oysa ki Bülbülü Öldürmek kitabı ile kıyaslamamıştım bile.
    İyi akşamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, çok çok güzel bir roman diyemem. Demek ki siz hiç beğenmemişsiniz :)
      Bülbülü Öldürmek çok daha güzel bir roman bence. Size de iyi akşamlar.

      Sil
  4. Irk ayrımcılığı ve her türlü ayrımcılık ne kötü.Geçen yazığım Soğuk Dağ filmindeki aktörün biri siyahi diye diğer baş rol oyuncusuna yakıştıramayanlar oldu :( Bu yüzyılda bile görüyoruz.Can sıkıcı :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef, insanın elinde olmayan bir durumdan dolayı birbirlerini dışlıyorlar. Her yüzyılda yaşanmış olan bu üzücü olaylar, tüm insanlar birlikte yaşamayı öğrendiklerinde son bulacak. İnşallah bir an önce insan gibi yaşamayı öğreniriz.

      Sil

Yorumlarınız Bizim İçin Kıymetlidir, Düşüncelerinizi Paylaşırsanız Seviniriz :)

Blogger tarafından desteklenmektedir.