Zaman Bekçileri | 1. Bölüm Gizemli Saat




ZAMANIN BEKÇİLERİ HİKAYE SERİSİ


1. Bölüm: Gizemli Saat


Yağmurlu bir akşamüstüydü. 16 yaşındaki Kadir, yaz tatilini geçirmek için geldiği büyükbabasının eski köy evinde zaman geçiriyordu. Kadir, şehirde doğup büyümüş, teknolojiye meraklı bir gençti. Uzun boylu ve zayıf olan Kadir'in kısa kahverengi saçları ve derin düşünceleri yansıtan ela gözleri vardı.


Büyükbabası Hasan ise 70 yaşında, yüzü kırışıklıklarla dolu, uzun beyaz saçları ve gür beyaz sakalıyla yaşlı bir adamdı. Hasan dede, gençliğinde tarih öğretmenliği yapmış, emekli olduktan sonra ise bu eski köy evine yerleşmişti. Hasan’ın gözleri, her zaman bir bilgelik ve yaşanmışlıkla parıldardı. Ortalama boylu ve hafifçe kilolu olan Hasan dede, Kadir'e sık sık eski eşyaları ve onların hikayelerini anlatırdı.


Kadir, başlangıçta bu hikayeleri sıkıcı bulsa da zamanla büyükbabasının anlattığı gizemli olaylara ilgi duymaya başlamıştı. O gün, büyükbabasının uyumasını fırsat bilip, tavan arasında gizli kalmış kutuları karıştırmaya karar verdi. Tozlu rafların arasında, antika eşyalar ve sararmış kitaplarla dolu kutulardan birini açtığında, gözlerine inanamadı. Kutunun en altında, eski bir cep saati duruyordu. Saat, garip desenlerle süslenmişti ve kapağında bir labirent resmi vardı.


Kadir, saati eline aldığında, derin bir titreşim hissetti. Büyükbabasının her zaman garip ve sırlarla dolu biri olduğunu biliyordu ama böylesine gizemli bir eşyanın varlığından haberdar değildi. Saati incelemeye başladığında, arkasında küçük bir anahtar deliği fark etti. Anahtarı bulmak için kutuyu daha derinlemesine karıştırdı ve sonunda saatin yanına gizlenmiş küçük bir anahtar buldu.


Anahtarı saatin deliğine yerleştirdiğinde, saat birden bire canlandı. Tik tak sesleri art arda duyulmaya başladı ve Kadir'in etrafındaki hava değişti. Etrafında bir tür enerji halesi oluştu ve gözleri önünde tavan arasında bir kapı belirdi. Bu kapı, sıradan bir kapı değildi; parıldıyor ve içinde yıldızlar yanıp sönüyordu.


Kadir, korkuyla karışık bir merak içinde kapıya yaklaştı ve elini uzattı. Kapının kolunu çevirdiğinde, kendini bambaşka bir dünyada buldu. Bu dünya, onun yaşadığı dünyaya benziyordu ama her şey biraz farklıydı. Gökkuşağının renkleri daha canlıydı, kuşlar daha melodik ötüyordu ve insanlar garip kıyafetler içindeydi.


Kadir, nerede olduğunu ve buraya nasıl geldiğini anlamaya çalışırken, karşısına yaşlı bir adam çıktı. Adamın gözleri, bilgelik doluydu ve Kadir'e sakin bir şekilde gülümsedi. Alastair, kısa boylu, ince yapılı, hafif kambur duruşlu ve uzun beyaz saçlarıyla dikkat çeken biriydi.


"Hoş geldin genç adam," dedi yaşlı Alastair. "Bu dünyaya gelen nadir ziyaretçilerden birisin. Benim adım Alastair. Senin burada olmanın bir nedeni var."


Kadir, Alastair'e şaşkınlıkla bakarken, adamın sözlerinin derinliğini anlamaya çalıştı. Bu yeni dünyada onu nelerin beklediğini bilmeden, Alastair'in peşine takıldı. Onu küçük bir kasabaya götüren Alastair, Kadir'e buranın gerçeklikler yani evrenler arasında bir geçiş noktası olduğunu anlattı.


Kasabada, insanların farklı evrenlerden geldiklerini ve her birinin farklı hikayelere sahip olduğunu öğrendi. Alastair, Kadir'e bu dünyadaki görevinin, paralel evrenlerin dengesini sağlamak olduğunu açıkladı. Bu denge bozulduğunda, tüm evrenlerin kaosa sürükleneceğini söyledi.


Kadir, bu yeni sorumluluğun ağırlığını hissederek, Alastair'in ona verdiği ilk görevi kabul etti. Görevi, kayıp bir gezgini bulmak ve onu ait olduğu evrene geri göndermekti. Bu gezgin, zaman ve mekan arasında sıkışmıştı ve bulunup geri getirilmezse, denge tamamen bozulabilirdi.

Hiç yorum yok:

Yorumlarınız Bizim İçin Kıymetlidir, Düşüncelerinizi Paylaşırsanız Seviniriz :)

Blogger tarafından desteklenmektedir.